13 Aralık 2009 Pazar

Hayat zor kapanan bir fermuara benzer

Eğer siz de 1,5 metre uzunluğunda zor kapanan bir fermuarı, sabah sabah 1 saat boyunca, üstelik aç karnına iki büklüm kapatmaya çalışırsanız bu sözüme hak verirsiniz...:)

Yatak şeklini alabilen kanepemizin, bozulan fermuarını kapatırken sabrımı zorlaması ve bir yandan hayatın zorluklarına dair düşüncelere dalmam aklıma bu sözü getirdi.

Tıpkı kilit mekanizmasının aldığı yol gibi, fermuarın dişlerinin her biri başımıza gelenlerden farksız. Örneğin bazen dişler birbirine kenetlenmez ve geri dönmek zorunda kalırsınız...

Her şey doğum ile hayata kenetlenmemizle başlar. Fermuar dişleri de birbirine kenetlenir. Eğer başlangıç doğru yapıldıysa büyük olasılıkla hayatınızın bir dönemi de iyi gidecektir. Ama yakalardan biri yamulursa veya arasına bir iplik/pislik girerse dişler birbirine kenetlenmeyecek ve bir şeylerin yoluna gitmediğini fark edeceksiniz.

İşte hayatta böyle ve geri dönüp hatanızı düzeltmezseniz devam etmekte zorlanırsınız. Diyelim ki kenetlenmeyen dişlileri önemsemediniz ve devam ettiniz. Bu sefer dişler kenetlense bile geride bıraktığınız gevşeklik bir gün domino taşları gibi sizi bulacak ve içindekileri dışarı çıkaracaktır.


Aslında bazen de fermuarın dişleri bozulur ve geri dönsenizde yarayı daha çok deşmekten öteye geçemezsiniz. İşte bir tanesinin bozulması aslında hayatınızın orada bittiğini gösterir. Çünkü bir diş kırılınca diğerleri de kullanılmaz (-bknz. Wikipedia) hale gelir. Bir nevi her diş hayatınızdan geçen günleri, haftları veya ayları temsil eder...

Eğer dişler bozulmadıysa sadece bir tutukluk yaptıysa veya iplik girdiyse o zaman durumu kurtarmanız için elinizde hala fırsatlar vardır. Bu fırsatları değerlendirmek için hayatınızı biraz daha geriden başlatmanız gerekecek. Belki işinizi kaybedip sokaklarda yaşamak zorunda kalacaksınız. Bu sizin hatanız olsun veya olmasın hayata kenetlenmeye devam ederseniz eski dişleri birbiri ile kenetlendirebilirsiniz.

Yaşadığımız şu kriz dönemine yakışan Amerikalılar'ın bir sözü var:

"Evsiz kalmanıza bir maaş çeki kadar yakınsınız"

Ne kadar manidar öyle değil mi? Bizde de şöyle bir söz vardır:

"Ne oldum değil, ne olacağım demeli!"

Ve bu sözü her zaman söyleyebilmeli. Çünkü gerinizde bıraktığınız ve birbirine güzelce kenetlenen dişliler aslında hiç bir şey ifade etmeyebilirler. Bir gün önünüze bir engel çıktığında o "olduğunuz" şeylere geri dönmeniz gerekebilir.

Peki hiç bir zaman başa dönmeyiz diyebilir miyiz? Hani yazımın başında dedim ya, her şey doğum ile başlar! Zannedersem bazen en başa dönmemiz de gerekebiliyor...

İşte bu sabah da böyle oldu; bazen en başa dönmek zorunda kaldım ve sık sık önüme çıkan engelden dolayı biraz geri gittim. Sonrasında ileri gitsem de "hah şimdi oldu" desem de eğer yakaları biraz gevşek veya yamuk bırakırsam fermuarın dişleri kenetlenmiyordu.

Özetle hayatımızı da böyle gevşek bırakmamalı ve elimizden geldiğince kontrollü olmalıyız...

Fotoğraf: Stacey Harrison